Bu Destinasyonlar, Yeniden Dekorasyon Yapmanız İçin Size İlham Verecek

“Yapılacaklar Listesi” kelime olarak maceraya atılan sırt çantalı bir gezginin gözünüzde canlanmasına sebep olsa da, aramızda tasarım bilincine sahip olanlar için son derece farklı bir anlam taşıyor. Sıkışık hostellleri ya da turistlerle dolup taşan kent simgelerini unutun, mükemmel tasarımlara tutku duyan biriyseniz sizin için üst düzey bir tatil ancak yeni bir otelde check in yapmak, galerileri dikkatle ziyaret etmek ve yerel restoranlarda menüdeki en seçkin yerel yemekleri denemek olacaktır.

Eğer tasarım sevgimizi ve hayallerinizdeki dekor fikrinizi bizimle paylaşıyorsanız o halde bu yerleri sonbaharda kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerler listenize eklemelisiniz.

Modern tasarım dergisi Surface’in Seyahat editörü Nate Storey ile dünyanın önemli merkezlerinde nerede kalınacağı, nerede yemek yeneceği ve nerelerin keşfedileceği ile ilgili sohbet ettik ve Tokyo’dan Paris’e ve Kophenag’a kadar bir tasarım profesyoneli gibi verdiği samimi ipuçlarını sizin için derledik.

Rio de Janerio

2016 olimpiyatları sayesinde, Brezilya’nın merkezi olan Rio, yaşanan yeniliklerle küresel olarak dikkat çekiyor; fakat Storey diyor ki ziyaret için en iyi zaman şimdi, kalabalıkların şehirden ayrılmış olduğu zaman, şehri yeniden şekillendiren Olimpiyat mirası ve 2014 Dünya Kupası’nın etkileri birçok tasarım projesiyle hala hissediliyor. Bir zamanlar göze batan liman gibi bazı yapılar, gelişen sanat ve kültürel görünüm ile yeniden geliştirilmiş.

Nerede Kalınır: Storey’e göre 2 otel listenizin en üstünde yer almalı: Fasano, çatı havuzunda bütün o güzel insanların takıldığı bir yer, ve son dönemde açılan Hotel Emiliano ise hipnotize edici beyaz güneşlik kepenklerinden oluşan bir dış cepheye sahip.

Nerede Yenir: Ró, Brezilya’nın ilk işlenmemiş gıda restoranı, ertesi gece için ise şık ahşap dekorasyonlu modern bir Japon restoranı olan Gurumê’de yer ayırttığınızdan emin olun.

Yapın: Mimar Santiago Calatrava’nın yeni “Yarının Müzesi” insanın aklını başından alan bir yer, Brezilya’ya düşmüş bir uzay gemisi gibi görünüyor.

Paris

Paris’i zaten yapılacaklar listesinde işaretlediniz mi? Storey’e göre bu kadar hızlı olmamalı, tasarımdaki birkaç yeni gelişme bilinçli ziyaretçileri geri getirecek. “Paris, yeni butik otel ve restoranlarıyla şu anda önemli bir tasarım anı yaşıyor” diyor Storey.

Nerede Kalınır: Storey’in önerisi Eğer enerjik bir dekor arayışı içindeyseniz Les Bains’ de kalmanız ya da beklenmedik bir şeylerin peşindeyseniz C.O.Q Hotel’de kalmanız yönünde.

Nerede Yenir: Storey, bir gurme restoranının son dönemde çok dikkat çektiğini söylüyor. “Şef Mathieu Pacaud’un Divellec’i son dönemde yerel halk için popüler bir yer, ayrıca bu yılki moda haftasında da son derece hareketliydi.

Yapın: Paris’teki mutfak sanatları, akşam yemeğinizi bir aktiviteye çevirecek, La Rotonde de la Muette New Yorklu tasarımcılar Roman ve Williams’ın son harikası ve listenizde mutlaka bulunmalı diyor Storey.

San Francisco

“Yeniliğin merkez üssü olarak düşünülen San Francisco, tasarım konusunda dünyadaki büyük şehirlerin biraz gerisinde kaldı” diyor Storey. Birkaç “yeni” gelişme sayesinde, şehir yeniden oyuna dahil oluyor. Yeni San Francisco Modern Sanat Müzesi’nin (SFMOMA) Norveçli mimarlık firması Snøhetta tarafından genişletilmesinden sonra bu yıl bir dönüm noktası oldu” diyor Storey.

Nerde Kalınır: “Oldukça sıkıcı otellerden sonra birkaç stil sahibi mekanın açılışı canlılık getirdi. Hotel G ve odaları ve özel Kulüp Battery üstünlüklerinden dolayı göze çarpıyor” diyor Storey.

Nerede Yenir: “Her gurmenin mutlaka rezervasyon yaptırması gereken bir restoran var, Şef Corey Lee’nin mekanı In Situ A.B.D’de gerçekleşen yılın açılışıydı” diyor Storey.

Yapın: “Alanım değil;fakat eski Vouge editörünün sahibi olduğu bir butik olan Hero Shop kaçırılmaması gereken bir butik” diyor Storey.

Hong Kong

“Hong Kog’u seviyorum çünkü bana “Bıçak Sırtı” filmindeki fütüristik şehir gibi hissettiriyor, büyüklüğü bakımından canavar gibi bir şehir ve her zaman yeni ve klas bir şeyler var” diyor Storey.

Gelişmekte olan şehre ilk seyahatiniz ise çok seyahat eden bir editör şu önemli noktaları öneriyor; her rehberde olması gereken 3 durak olan Dudell’in restoranı, bir şemsiye mağazasının arkasında gizli olan içki satışının gizli yapıldığı Jazz Bar Foxglove ve eski bir ortaçağ karakolunun içerisinde yer alan tasarım mağazaları ve stüdyoları ile PMG Sanat Kolektifi.

Nerede Kalınır: “Andre Fu tarafından tasarlanmış Upper House, Asyalı minimalist estetiği nedeniyle benim favorim, ayrıca 49. Katta bulunan Café Gray’de gülünç manzarası nedeniyle favorim ve gördüğüm birçok otelin aksine Tuve Hotel’de harika, bütün tasarım Kim Høltermand tarafından Danimarka nehrinin siyah beyaz fotoğrafından ilham alınarak siyah beyaz olarak yapılmış” diyor Stoney.

Nerede Yenir: Tasarımcılar ve gurmelerin Mekke’si olan Dudell’in Restoranında rezervasyon yapın. Bir ödüllü şefi, Shanghai Tang üzerindeki konumu ve sürekli değişen sanat sergileri, etkinlikler ve performanslarla tam da bulunmak isteyeceğiniz bir yer.

Yapın: Bir gününüzü tasarımcılar ve tasarım endüstrileri için modern bir merkez olan PMQ’da bulunan moda ve dekorasyon butiklerini gezerek geçirin.

Miami

Miami’yi gösterişli ve bol güneşli bir yer olarak görüp elediyseniz, tekrar düşünün. Miami’nin sanatsal dekorasyon mirası ve son dönemde sanat ve tasarım alanında hızla gelişen bir şehir olarak bu ikisinin kombinasyonu şu anda onu Amerika’daki en heyecan verici şehirlerden biri haline getiriyor. Her yıl yeni otellerin açılışı sonsuza kadar devam edecekmiş gibi görünüyor; Faena, The Edition, The Como Metropolitan, SLS Brickell ve en sonunda Surf Club’ın tekrar doğması bekleniyor.

Nerede Kalınır: Yıl sonunda açılması beklenen The Surf Club, Miami’nin en stil sahibi olmaya aday otellerinden birisi. Okyanus kıyısında bulunan kabinler Joseph Dirand tarafından tasarlandı. Nane yeşili ve buz mavisi duvarları, hint kamışından yapılmış mobilyaları ve mermer banyoları düşünün.

Nerede Yenir: “Upland ve Quinto La Huella Doğu Miami’de son dönemde açılmış oteller ve bunların içerisinde en iyi 2 restoran yer alıyor” diyor Storey.

Yapın: Yakında güney sahilinde açılacak olan “The Faena Forum şehirdeki en heyecan verici kültürel buluşma noktalarından bir olacak, Wynwood ise hala en iyi galeri; fakat bazı sakinleri Little Haiti’ de daha ucuz kiralık yer arayışına girdiler, bunlardan en dikkat çekeni ise Emerson Dorsch”

Tokyo

Japonya’nin nabzının attığı başkent Tokyo, yeniden icadın ustası bu da onu tasarım kümesinin adeta Mekke’si yapıyor. “Tokyo, Japonlar ikonik inşaatlar konusunda duygusal olmadıkları için büyüleyici bir şehir” diyor Storey. 1962 yılında yapılmış ikonik bir otel olan Hotel Okura için yenilenme planlarının duyurulması tepkilere yol açmıştı; fakat Storey; “Japonya iyi ya da kötü her şekilde kendini yeniden keşfediyor” diyor.

Nerede Kalınır: Storey’nin ilk seçimi, yerel sanatçıların eserlerinden oluşan 18 “sanat odası”na sahip Park Hyatt. Özenle boyanmış el yapımı kaplanlar yatağın üst kısmındaki duvarda sıçrarken, koi balıkları pencerede yüzüyor ve siyah beyaz olarak mürekkeple hazırlanmış Sumo güreşçileri sizi kapıda karşılıyor.

Nerede Yenir: Yakumo Saryo, tasarımcı Shinichiro Ogata’nın özünü yansıtan bir Japon çay evi.

Yapın: Mimar Kengo Kuma’ya ait sanat malzemeleri, fırça ve mürekkep mağazası Pigment’e gitmek için sanatçı olmak zorunda değilsiniz. İnsanı hipnotize eden mağaza narin sürahilerde 4200’den fazla boya rengini barındırıyor.

Kopenhag

Dünyanın en iyi tasarım destinasyonlarından bir olan Kopenag’a gitmemek üşengeçlik olur. İskandinav şehri minimalistik; fakat daha ulaşılabilir tasarımlarla biliniyor. Kopenhag’ın tasarım ve yemek üzerindeki etkisi barlarda, restoranlarda, otellerde ve apartmanlarda dünyanın her yerinde görülebilir.Fakat Storey; “öyle bile olsa ben hala Danimarka minimalizminin tiryakisiyim” diyerek itirafta bulunuyor.

Nerede Kalınır: Bizim seçimimiz Latin mahallesinde yer alan, minimalist bir otel olan Hotel SP34.

Nerde Yenir: Programınızı temizleyin, çünkü Kopenhag’da akşam yemeği yemek için stil sahibi birçok restoran mevcut. “Amass’ın ham çimento duvarları sokak sanatı duvar resimleriyle dolu ve tek başına bir öğle yemeği yemeye değer; fakat iki eski Noma şefi tarafından hazırlanan bahçe kaynaklı menüsü mekanı aşıyor, Krebsegaarden ise en ilginç restoranlardan biri, çünkü yemekler için hemen yanında bulunan galerideki sergilerden ilham alınıyor” diyor Storey.

Yapın: Küçük kızartmalar için Coffe Collective’e uğrayın, konumu ve butik çizgisi ile dünyanın dışından bir yer gibi. Jaegersborggade ise şehri keşfetmek için mükemmel bir başlangıç noktası.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

uzakrota_logo - Kopya

Uzakrota Travel Summit is connecting the biggest companies with the brightest minds and professionals of the travel industry around the world.

Let’s Do It Together

Get subscribed today!